İçeriğe geç

Gözü kapalı güvenmek ne demek ?

Gözü Kapalı Güvenmek Ne Demek? Psikolojik Bir Bakış

Bir psikolog olarak her zaman insanların davranışlarının ardındaki görünmez mekanizmaları anlamaya çalışırım. Güven, ilişkilerimizin en temel yapı taşıdır. Ancak bazı insanlar, “gözü kapalı güvenmek” olarak tanımlanan bir eğilim gösterir. Yani karşısındaki kişiye, olaylara ya da kurumlara sorgulamadan, şartsız bir şekilde inanır. Peki bu davranışın ardında ne yatar? Bilişsel, duygusal ve sosyal psikoloji perspektiflerinden inceleyelim.

Bilişsel Boyut: Zihinsel Kısayollar ve İnanç Kalıpları

İnsan zihni, karar verme süreçlerinde her zaman rasyonel değildir. Gözü kapalı güvenmek çoğu zaman “bilişsel tembellik” veya “bilişsel önyargı”ların bir sonucudur. Beyin, karmaşık durumlarda enerji tasarrufu yapmak için geçmiş deneyimlere ve kalıplaşmış düşüncelere dayanır.

Bu durumda kişi, “O iyi biridir, bana zarar vermez.” veya “Bu kurum güvenilirdir.” gibi otomatik düşünceler geliştirir. Bu düşünceler, bir tür bilişsel kestirme (heuristic) işlevi görür. Ancak bu kestirmeler, gerçekliğin karmaşıklığını göz ardı ederek bireyi yanılgıya sürükleyebilir.

Bilişsel açıdan, gözü kapalı güvenmenin temelinde genellikle kesinlik arayışı vardır. Belirsizlik insan zihnini rahatsız eder; bu yüzden birey, sorgulamaktan kaçınarak zihinsel rahatlık elde eder. Oysa güven, sağlıklı bir ilişki için bir düşünme süreci olmalıdır, otomatik bir refleks değil.

Duygusal Boyut: Güven İhtiyacı ve Bağlanma Dinamikleri

Duygusal açıdan gözü kapalı güvenmek, çoğu zaman bağlanma stilleri ile ilişkilidir. Erken çocukluk döneminde ebeveynlerle kurulan ilişkiler, ileriki yaşamda güvenin nasıl kurulacağını belirler.

Örneğin, kaygılı bağlanan bireyler, reddedilme korkusuyla karşısındaki kişiye aşırı güvenir. Onlar için güven, bir ihtiyaçtır; sorgulamak terk edilme riskiyle eşdeğerdir. Kaçıngan bağlanan bireyler ise yüzeyde mesafeli görünseler de, duygusal yakınlık kurduklarında bir anda kontrolü kaybedip “gözü kapalı” teslim olabilirler.

Bu dinamiklerde güven, aslında duygusal bir savunma mekanizması haline gelir. Kişi, “Güvenirsem üzülmem.” inancıyla kendini korumaya çalışır, fakat bu güvenin kontrolsüz biçimde verilmesi, hayal kırıklıklarını daha da derinleştirir.

Sosyal Boyut: Toplumsal Kalıplar ve Güven Kültürü

Toplumlar da bireylerin güven anlayışını şekillendirir. Bazı kültürlerde itaat ve sadakat yüceltilir. Bu tür toplumlarda, sorgulamak “saygısızlık” olarak algılanabilir. Böyle bir ortamda yetişen bireyler, sosyal kabul görmek için “gözü kapalı güvenmeyi” öğrenir.

Sosyal psikolojiye göre, grup normlarına uyum sağlamak için birey, içsel şüphelerini bastırabilir. Bu durum, otoriteye körü körüne inanma davranışını da besler. Özellikle lider figürlerine veya dini, politik kurumlara karşı duyulan güven, bazen kişisel düşünmenin önüne geçer.

Böylece, “güven” bir değer olmaktan çıkıp, sosyal bir zorunluluk halini alır.

Gözü Kapalı Güvenmenin Sonuçları

Psikolojik olarak gözü kapalı güvenmek, kısa vadede huzur ve aidiyet hissi yaratabilir. Ancak uzun vadede bireyin eleştirel düşünme becerilerini zayıflatır, manipülasyona açık hale getirir ve benlik sınırlarını aşındırır.

Kişi, karşısındakini idealize ederken kendi sezgilerini bastırır. Bu durum, özellikle toksik ilişkilerde, istismarın fark edilmesini zorlaştırır. Gerçek güven, kör teslimiyet değil; bilinçli farkındalıkla kurulan bir dengedir.

Sonuç: Gözleri Açık Güvenmek Mümkün mü?

Gerçek güven, şüpheyle dengelenmiş bir teslimiyet halidir. Yani ne sürekli sorgulamak ne de körü körüne inanmak sağlıklıdır. Güven, bir seçimdir — duygusal sezgiyle bilişsel muhakemenin el ele verdiği bir denge noktası.

Bir psikolog olarak insanlara şunu söylerim:

Gözlerinizi kapatarak değil, açık bir farkındalıkla güvenin. Çünkü güvenin değeri, körlükte değil, bilinçte yatar.

Etiketler: #psikoloji #güven #ilişkiler #bilişselpsikoloji #duygusalzeka #sosyaldavranış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort bonus veren siteler
Sitemap